ÜMM-Ü HABİBE R.ANHA :
Resûlullah’ın mübârek
hanımlarından. İsmi Remle’dir. Babası Ebû Süfyân bin Harb bin Ümeyye,
annesi Hind’dir. Hz.
Mu’âviye’nin kız kardeşidir. Bi’setten onyedi sene önce Mekke’de doğdu.
Medine’de
44 (m. 664) senesinde vefât
etti.
Ümmü Habîbe, ilk önce Resûlullah’ın
halasının oğlu Ubeydullah bin Cahş ile evlendi. Kocasıyla
İslâmiyeti kabul eden ilk
müslümanlardandır. Mekke’deki kâfirlerin, müslümanlara eziyet ve zararları
dayanılmayacak bir dereceye
geldiğinde Habeşistan’a hicret etti. Kızı Habîbe, Habeşistan’da doğup,
kendisi de bu isimle meşhûr
oldu. Kocası Ubeydullah bin Cahş, papasların propagandalarına aldanıp,
fakîrlikten kurtularak,
dünyâ malına kavuşmak için mürted oldu. Dînini bıraktı. Zaten kocasının mürted
olacağını rüyasında
görmüştü. Rüyada, kocasının suratı gayet çirkinleşip, kapkara olduğunu gördü.
Rüyasının
sabahı da tabir etmek için
düşünürken, kocası hıristiyan olduğunu söyleyip, “Sen de hıristiyan
ol” dedi. Kocası dînini
dünyâya değişince, Ümmü Habîbe’yi de İslâmiyetten çıkıp, zengin olmaya zorladı.
O, fakîrliğe, ölüme râzı
olacağını, fakat “Muhammed aleyhisselâmın dînini ve sevgisini, bütün dünyâya
değişmeyeceğini bildirdi.
Ubeydullah bin Cahş, Ümmü Habîbe’yi boşayıp, sürünerek ölmesini bekledi.
Fakat kendisi içki
âlemlerine dalıp az zaman sonra sarhoşken öldü. Peygamber efendimiz (s.a.v.),
Ümmü Habîbe’nin dîninin
kuvvetini ve başına gelen acı hâli işitti. İmân kuvvetine hayran kalıp, haline
çare aradı. Kendisi de,
Mekke kâfirlerinin başkumandanı Ebû Süfyân ile mücadele ediyordu. Müslüman
olan Habeşistan hükümdarı
Necâşî’ye Peygamberimiz (s.a.v.) hicretin yedinci senesinde mektûb yazıp,
Amr bin Ümeyye ile
gönderdi. Mektupda, “Oradaki Ümmü Habîbe ile evleneceğim. Nikâhımı yap!
Sonra kendisini buraya
gönder.” şeklinde talepte bulundu. Necâşî, Peygamberimizin (s.a.v.) mektubuna
çok hürmet edip, hemen
hazırlıklara başladı. Cariyesini gönderip, Resûlullah’ın isteğini bildirdi.
Ümmü Habîbe, Resûlullah’ın
nikâhına girmeyi kabul edince, Habeşistan hükümdarı iki gümüş gerdanlık,
mücevherat, yüzükler ve
bilezikler hediyye etti. Necâşî, Muhâcir ve müslümanları sarayına davet etti ve
Resûlullah (s.a.v.) ile
Ümmü Habîbe’nin nikâhını kıydı. Ümmü Habîbe, îmânın mükafatına kavuşarak
orada zengin ve rahat oldu.
O’nun sayesinde Habeşistan’daki müslümanlar da çok rahat etti, ferah yaşadı.
Cennette, kadınlar
kocalarının yanında bulunacakları için, Cennetin en yüksek derecesi ile de
müjdelenmiş oldu ki,
dünyânın bütün zevk ve nimetleri, bu müjde yanında pek küçük kalır. Ümmü
Habîbe’nin (r.anha)
Resûlullah (s.a.v.) ile evlenmesi, babası Ebû Süfyân’ın kalbinin yumuşayıp,
ileride
müslüman olmasını
hazırlayan sebeplerdendir. Ümmü Habîbe (r.anha) muhacirlerle Necâşî’nin temin
ettiği iki gemiye binip Car
Limanında indiler. Deveye binip Medine’ye geldi.
Ümmü Habîbe (r.anha)
Peygamberimizi (s.a.v.) çok severdi. Mekkeli müşrikler Hudeybiye antlaşmasını
bozduktan sonra endişeye
kapılıp, anlaşmayı yenilemek istediler. Bu iş için o zaman henüz
müslüman olmamış olan Ebû
Süfyân’ı Medine’ye gönderdiler. Ebû Süfyân, Peygamberimizin (s.a.v.)
hanımı olan kızı Ümmü
Habîbe’nin odasına girdiğinde, Peygamberimizin her zaman oturduğu mindere
oturmak üzere iken kızı
Ümmü Habîbe “Sen bu mübârek yere oturmaya lâyık değilsin” diyerek oturmasına
mâni oldu. Ebû Süfyân
kızından bu sözleri işitince, O’nun dînine bağlılığına hayret etti. Ebû Süfyân
daha sonra Mekke’nin
fethinde müslüman oldu. Ümmü Habîbe (r.anha), Mekke-i Mükerreme’nin feth
edildiği gün Resûlullahın
(s.a.v.) kadınlar ile sözleşmesinde Hz. Ümmü Habîbe de bulunup, bîat etti.
Peygamberimiz (s.a.v.) bir
gün evine geldiğinde Hz. Muâviye kızkardeşi Ümmü Habîbe’nin kucağına
başını koymuş yaslanır
gördü ve hanımı Ümmü Habîbe’ye “Sen Muâviye’yi (kardeşini) çok mu
seviyorsun” buyurdu. Ümmü
Habîbe “Evet, yâ Resûlallah” cevâbını verince “O’nu Allah ve Resûlü de
çok seviyor” buyurdu.
Peygamberimizin (s.a.v.)
vefâtından sonra Eshâb-ı kirâm Ümmü Habîbe’ye (r.anha) çok hürmet
gösterdi. Hz. Ömer, O’na
geçimini sağlaması için yıllık maaş bağladı. Hz. Ümmü Habîbe çok fazıl, kâmil
birisiydi. Peygamberimizden
pek çok hâdiseye şehâdet edip, otuz hadîs-i şerîf rivâyet etti. Hadîs-i
şerîflere
çok dikkat ederdi. Bu
hususta kendisine danışılırdı. Yeğeni Ebû Süfyân İbni Sa’îd’e, abdestli bulunmayı
tavsiye edip, şu hadîs-i
şerîfi rivâyet etti. “Her kim bir şey pişirecek olursa abdest alması iyidir.”
Yine “Her kim her gün oniki
rekât nafile namaz kılarsa, o kimse için Cennette bir ev hazırlanır.”
hadîs-i şerîfini rivâyet
ettikten sonra, “Ben bunu işittikten sonra, o namazları hep kıldım” buyurdu.
Babası Ebû Süfyân bin Harb
(r.a.) vefât ettikten bir müddet sonra güzel kokular sürünüp, iyi ve yeni
elbise
giymişti. Etrafındakilere
Peygamber efendimizin (s.a.v.) şu hadîs-i şerîfini de nakl etti: “İmân sahibi
bir kadın için her hangi
bir şekilde üç günden fazla matemli bulunmak caiz değildir. Ancak, kocası
için, bunun müddeti dört ay
ve on gündür.” Ümmü Habîbe’nin (r.anha) kizı Habîbe binti
Ubeydullah, kardeşi
Mu’âviye bin Süfyân (r.a.) Akife binti Süfyân, yeğeni Ebû Süfyân bin Sa’îd bin
Mugayre, Abdullah bin Utbe
bin Ebû Süyfân, Safiye binti Şeybe, Zeyneb binti Ümmü Seleme, Sâlim bin
Abdullah bin Cerrâh, Urve
bin Zübeyr, Sâlih Semman da (r.a.) bu hadîs-i şerîfi rivâyet ettiler.
Hz. Ümmü Habîbe kardeşi Hz.
Mu’âviye’nin (r.a.) hilâfeti zamanında hastalandı. Hasta yatağında
Hz. Aişe’yi (r.anha)
çağırtıp, “Benimle senin ve diğerlerinin aramızda münasebetler vardı. Eğer her
ne
suretle olursa olsun,
aramızda hatâen bir şey geçmiş ise senden afv etmeni isterim. Afv eyle ve hayır
duâ ile yâd edip benim için
mağfiret talep et” deyince Hz. Âişe bu söz üzerine duâ edip, “Sen beni memnun
etmişsin. Hak teâlâ da seni
memnun kılsın.” buyurdu. Medine-i Münevvere’de 44 (m. 664) senesinde
yetmişüç yaşında vefât
etti. Kabri Medine-i Münevvere’dedir.
Rivâyet ettiği hadîs-i
şerîflerden bazıları:
Peygamber efendimiz
(s.a.v.) müezzin ezan okuduğu zaman, ezanı bitinceye kadar tekrar ederdi.
“Adem oğlunun her sözü
kendi aleyhinedir. Ancak emr-i ma’rûf, nehy-i münker ve bir de
Allahü teâlâyı zikretmek
müstesnadır.”
“Hergün farzlardan başka
oniki rek’at nafile (sünnet) kılan kimseler için Cennet’de bir ev
inşaa edilir. (Onlar) iki
rek’at sabahtan evvel, dört rek’at öğleden evvel, iki rek’at öğleden sonra,
dört rek’at ikindiden
evvel, dört rek’at da akşamdan sonra kılınan sünnetlerdir.”
Hz. Muâviye, Ümmü Habîbe’ye
(r.anha) “Resûlullah gece seninle beraber uyuduğu elbiseyle namaz
kılarmıydı?” diye sordu.
Ümmü Habîbe (r.anha) “Evet. Elbisesinde bir necaset bulunmadıkça namaz
kılardı.” buyurdu.
KAYNAKLAR:
1) Tabakât-ı İbn-i Sa’d,
cild-8, sh-68, 70, 96, 99
2) Sîret-i İbn-i Hişâm
cild-1, sh-365
3) Siyer-i a’lam-in-nübelâ
cild-1, sh-316
4) El-Îsâbe, cild-2,
sh-584, 586, 587
5) El-İstiâb, cild-2, sh-75
6) Müsned-i Ahmed bin
Hanbel, cild-6, sh-325, 327
7) Sahîh-i Buhârî, cild-2,
sh-327
8) Tam İlmihâl Se’âdet-i
Ebediyye sh-1079
9) Eshâb-ı Kirâm sh-402